Ürününüzün ambalajı tüketicilerin satın alma kararlarını direkt olarak etkiler.
Sürekli gittiğiniz bir markette, sürekli satın aldığınız ürünün hangi rafın hangi kısmında olduğunu bilirsiniz. Ama o da ne? En sevdiğiniz ürünün yanında yeni ve ilginç bir ürün var. Araştırmalar, tüketicilerin yaklaşık olarak %30’unun favori markalarına sadık olduğunu, kalanın ise özellikle ambalaj gibi bir dizi faktörden etkilenebileceğini gösteriyor. Ek olarak bu araştırmalar, bir ürüne 3 saniyeden fazla bakan bir müşterinin o ürünü satın alma olasılığının %60 olduğunu gösteriyor.
Marka savaşı
Günümüzün rekabetçi pazarında tüm markalar tüketiciler tarafından fark edilmek için savaşıyor. Özellikle online alışverişin artması ile seçenekler daha da arttı.
Ambalaj tasarımı, alışveriş yaparken görsel bir tabela işlevi görür. Ambalajın renkleri, ambalaj kutusunun büyüklüğü ve biçimi, tüketicilerin seçim yapma kararlarını direkt olarak etkiler. Tüketiciler market koridorlarında yüzlerce ürün arasında yürürken daha önce görmedikleri renkte, şık ve kaliteli görünen bir ambalaj tasarımı olan ürüne doğru yönelirler.
Duygusal düzeyde bağlanmak
Yıllar içinde tüketici alışkanlıkları değişti ve marka sadakatine dayalı satın alma ihtimali azaldı. Artık farklı “duygusal” faktörler var. Artık ambalajın ilk amacı ürünü “korumak” değil “iletişim”. Kutu açma deneyimini yüksek tutan bir marka, diğer rakip ürünlere göre raf rekabetinde kazanan oluyor.
Araştırmalar, alışveriş kararlarının ambalaj üzerindeki mesajları okumadan içgüdüsel olarak bir ürüne yönelme şeklinde verildiğini gösteriyor. Mantık devreye girmeden önce başta renk, şekil, görüntü ve doku faktörleri oldukça etkili.

Tasarım öğelerinin etkisi
Tüketicilerin bir marka ile ilgili hatırladıkları ilk şey markanın rengidir. Renklerin kişiler üzerindeki etkisi yaş, cinsiyet ve kültürel faktörlere bağlı olarak değişir. Kurumsal kimlik ve ürünlerin ambalaj tasarımları oluşturulurken, renklerin psikolojisini anlamak, raf rekabetinde avantajlı olmak için oldukça önemli.
Tüketici davranışları üzerinde yapılan araştırmalarda, tüketicilerin ürünleri gördükten sonraki ilk 90 saniye içinde o ürünlerle ilgili bir yargıya vardıkları sonucuna ulaşılmış. Renkte olduğu gibi, tüketiciler farklı şekilleri de çeşitli duygular ile eşleştirebilirler. Bu da ürünün şeklinin yaptığı çağrışımın önemini gösteriyor.
Raf rekabetinde avantajlı olmak için ambalaj tasarımında dikkat edilmesi gerekenler şöyle;
Basit tutun.
Binlerce seçeneğin olduğu market raflarında basit ve minimalist tasarımlar en etkili olanlardır. Bu tür tasarımlar tüketiciyi çeker. Ambalaj tasarımındaki boş alanlar dahil tüm tasarım öğeleri basit ama estetik bir şekilde temsil edilmeli ve psikolojik tetikleyiciler dikkate alınmalıdır. Örneğin eğriler ve yuvarlak şekiller yumuşaklık, duygusallık ve oyun oynamayı çağrıştırır; kareler ve kalın çizgiler ise keskinlik ve istikrarı ifade eder.

Öne çıkın.
Cesur renkler, büyük logo boyutu ve marka ismi raflarda öne çıkmanın akıllıca bir yolu değildir. İnsan psikolojisi kendi doğasına özgü ve tanıdık desenleri arar.
Duygusal olarak etkileşim kurun.
Tüketici raftaki ürünler arasında dikkatini çeken ürüne yönelir. Şöyle düşünelim; durakta beklerken biri size baktığında içgüdüsel olarak size bakan kişiye geri bakarsınız. Ürününüz de raftayken önünden geçen müşteriye bakmalı ki müşteri de ona geri baksın. Unutmayın, hiçbir şey göz temasından daha güçlü bir satın alma tetikleyicisi olamaz.
İkonikleşin.
Akılda kalıcı ve anlamlı bir ambalaj tasarımıyla ikonikleşebilirsiniz. Bu, benzersiz bir şekil, renk, logo ve tipografi ile elde edilebilir. İkonik ambalaj tasarımları, marka özelliklerini hatırlatarak kişinin marka ile anında bağ kurmasına yardımcı olur.
Pik Matbaa markanızı hedef kitle ile buluşturuyor.